Tarihçeyi Oku
| On Şub18,2022Tarihin eski dönemlerinde Çapakçur adıyla bilinen Bingöl doğal güzellikleri açısından kendine özgü zenginliklere sahiptir. Temiz havası , mineral değeri yüksek kaynak suları , zengin bitki örtüsü ve fiziki coğrafyasıyla Bingöl keşfedilmeyi bekleyen kayıp bir cennet gibidir.
Eski çağlardan beri insanlar için bu yörenin doğal zenginlikleri burayı cazip kılan en önemli özellik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Binlerce koyun sürüsünün otlatıldığı yaylaları , barındırdığı endemik bitki çeşitliliğini günümüze kadar korumayı başarmıştır. Bu coğrafi özgünlük yöre insanına kendi doğasında birçok besini cömertçe sunmuştur. Meşhur seyyah Evliya Çelebi ; 1650 yılında geldiği ve yaklaşık on gün kaldığı Bingöl yaylasını Anadolu diyarındaki yüz atmış yaylanın en ünlüsü olduğunu söyler. Buranın doğal güzelliklerini , bitki florasının zenginliğini kendi kaleminden şöyle anlatır.
‘’ Bingöl yaylaları Osmanlı ülkesindeki en verimli yaylalardır. Bu yaylalarda çeşitli bitki türleri mevcuttur. Bingöl yaylalarında otlayan yedikleri otlardan olsa gerek dişlerinin altın ve gümüş gibi parladığına şahit olmuştur. Sarı , kırmızı ve mor renkte tutya çiçeği bu yaylalarda çokça bulunur. Güzel kokusu insanın damağında tarifsiz bir aroma bırakır.bu yörede toplanan bitkilerin bir kısmı göz hastalıklarının tedavisinde kullanılır. Sümbül , gül , nilüfer,nergis,reyhan , erguvan gibi çiçeklerin renk ve çeşidi bu yaylalarda olur. ‘’